YÜKLENİYOR...

Üvey Ana -Kısa Hikaye Özetleri

Vaktiyle biri kız, diğeri erkek, iki küçük kardeş vardı. Anneleri ölmüş, babalan başka bir kadınla tekrar evlenmişti. Bir gün, küçük çocuk kız kardeşinin elinden tutup ona dedi ki: "Annemiz öldükten sonra hiç rahat yüzü görmedik, üvey annem her gün bizi dövüyor, köpekler bile bizden daha iyi yaşıyor. Gel buradan kaçalım, başımızın çaresine bakalım."
Evlerinden çıktılar, bütün gün çayırlarda, tarlalarda, kırlarda bayırda yürüdüler; sonunda bir ormana vardılar. Yoruldukları için, bir ağaç kovuğuna girdiler ve geceyi orada geçirdiler.

Ertesi sabah, güneş ışıl ışıl parlıyordu, çocuk susamıştı. Ama Üvey anneleri o kadar kötü idi ki, bütün pınarları büyülemişti. Çocuk rastladığı ilk pınardan su içmek istediği zaman, pınar dile gelip şöyle dedi: "Benim suyumdan içen, bir kaplan olur." Çocuk bu pınardan içmedi. Biraz ileride bir pınara daha rastladılar. Bu pınar da şöyle söyledi: "Benim suyumdan içen, bir kurt olur." Bir süre daha yürüdüler, üçüncü bir pınara rastladılar. Çocuk eğildi. İçmek istedi. Bu kez bu pınar da dile geldi: "Benim suyumdan içen, bir ceylan olur." dedi. Çocuk çok susamıştı, daha fazla dayanamadı içti ve bir ceylan oldu.

O zaman kız kardeşi ağlamaya başladı. Ceylan da gözyaşlarını tutamadı, o da ağladı. Kız ona: "Seni hiç bırakmayacağım" dedi. Sonra belinden kemerini çıkardı, ceylanın boynuna geçirdi. Kamışlardan da bir ip yapıp bir ucunu bir kemere bağladı, öteki ucundan da tuttu, beraberce yürümeye başladılar.

Biraz sonra, boş bir kulübe buldular, oraya yerleştiler. Küçük kız, ceylan için filizler, yumuşak otlar; kendisi için de yabani meyveler topladı. Kardeşi bir ceylan olmasa ne iyi olacaktı, burada ne güzel günler geçireceklerdi.

Bir gün, kral evlenmek için bu ormana geldi. Ormanda şenlik vardı. Ya\ u ceylan kız kardeşine yalvardı yakardı, bu şenliği görmek için ondan izin istedi. Küçük kız da razı oldu. Ceylan giderken kardeşi ona: Akşamleyin döndüğün zaman "kardeşim aç, ben geldim" de ki bir avcı olmadığını ve senin olduğunu anlayayım", dedi.

Akşam olunca ceylan kulübeye döndü. Bir avcı onu izledi ve kulübeye girerken gördü. Avcı gidip gördüklerini krala anlattı. Kral, ertesi gün yeni bir av için emir verdi. Ceylan o gün kardeşinden yine izin istedi, eğlenceye gitti. Kral onu görünce avcılarına: "Sabahtan akşama kadar onu izleyin, ama sakın kimse dokunmasın", dedi.

Güneş batar batmaz, kral ormandaki küçük kulübeye vardı. Kapıyı çaldı ve dedi ki: "Kardeşim aç, ben geldim." Ceylan henüz dönmemişti, kız geleni kardeşi sandı.

Kapı açıldı, kral içeri girdi. Kız onu görünce korktu, ama gelen konuğun kötü bir hali yoktu. Bunun için korkusu uzun sürmedi. Kral bu güzel kızı çok sevdi ve ona evlenme teklifinde bulundu. Kız:

— Çok teşekkür ederim, yalnız ceylandan ayrılamam, onun da bizim ile birlikte gelmesini istiyorum, dedi. Kral bunu kabul etti. Güzel kız kralın atına bindi, birlikte saraya vardılar. Bir süre sonra, büyük bir düğün töreni yapıldı: Ünlü krallar, kraliçeler, prensler ve prensesler bu törene davet edildi. Kral ile kız evlendiler.

Böylece kız kraliçe oldu. Kral ile birlikte sarayda mutluluk içinde yaşıyordu. Ceylan da halinden memnundu; sevilip okşanıyor ve bütün gün sarayın bahçesinde oynayıp .zıplıyordu
Günler günleri, aylar ayları kovaladı, bir yıl da böylece bitti. Kraliçenin bir oğlu dünyaya geldi.
Kötü kalpli üvey aha, küçük kızın kraliçe olduğunu haber aldı, kalbi başka kötülüklerle doldu. Bir yolunu bulup, hizmetçi olarak saraya girdi.

Bir gün, kral ava çıkmıştı. Kötü kalpli üvey ana kraliçenin hizmetindeydi. Banyoyu o kadar kaynattı ki, kraliçe orada sıcaktan boğuldu. Sonra kendi kızma kraliçe süsü verip yatağına onu yatırdı.

Gece yarısı, herkes uyuyunca, bebeğin süt ninesi gerçek kraliçenin odaya girdiğini, beşikten çocuğunu çıkarıp emzirdiğini ve ceylanı okşadıktan sonra tekrar çıktığını gördü.

Süt nine gördüklerini krala anlattı. Kral ertesi gece uyumadı, olup biteni gözetledi. Gece yarısına doğru kraliçe göründü.
Kral ona dokunur dokunmaz, Tanrı'nın lütfü ile canlandı, eski haline döndü.

Kraliçe krala, üvey annesinin kendisine yaptığı kötülükleri anlattı. Sonunda kral bu cadı kadını öldürttü. Cadı ölür ölmez, ceylan da eski haline, insan şekline döndü. O zaman, iki kardeş çok ama pek çok sevindiler. Sevinçlerinden üç gün bir şey yiyemediler.