YÜKLENİYOR...

Doğana Karşı Gelme

Psikolog Hans Selye bütün yaşamı boyunca tek bir problem üstünde çalıştı, o da stres. Selye çok etkileyici sonuçlar elde etti. Birincisi, stresin her zaman yanlış olmadığı; stres güzel biçimlerde kullanılabilir. Stres ille de olumsuz bir şey değildir, stresin her zaman olumsuz olduğunu düşünmek doğru olmaz, o zaman problem yaratırız. Aslında stres bir atlama taşı olarak kullanılabilir, yaratıcı bir güç olabilir. Genellikle bize stresin kötü bir şey olduğu öğretildi, o kadar ki, herhangi bir nedenle stres altında olduğunda korkuyorsun. Korkun durumu daha da stresli bir hale getiriyor; bunun faydası yok.

Örneğin, ekonomik problemler stres yaratıyor olabilir. Biraz gerilim, biraz stres olduğunu hissettiğin anda, bundan korkuyorsun. Kendi kendine, 'Gevşemek zorundayım,' diyorsun. Şimdi, gevşemeye çalışmanın yararı olmayacak, çünkü gevşeyemezsin; aslında gevşemeye çalışmak yeni bir strese neden olacak.
 
Stres orda ve sen gevşemeye çalışıyorsun ve yapamıyorsun, yani problemi büyütüyorsun.

Stres varsa, onu yaratıcı bir enerji olarak kullan. Önce stresi kabul et; onunla mücadele etmeye gerek
yok. Stresi kabullen, olduğu gibi onayla. Stres yalnızca, 'Ekonomik problemler var, bir şeyler ters gidiyor, zor durumda kalabilirsin,' diyor. Stres yalnızca bedenin durumu üstlenmeye hazırlandığının bir göstergesi. Sen gevşemeye çalıştığında, ağrı kesici ya da yatıştırıcı aldığında, bedenine karşı çıkıyorsun.

Beden, orda bekleyen belli bir durumla, belli bir zorlukla baş etmek için hazırlık yapıyor. Zorluğun tadını çıkar! Bazı geceler uyuyamasan da, endişelenmeye gerek yok. Stresten yükselen enerjiyi kullan: bir aşağı bir yukarı yürü, koşmaya git, yürüyüşe çık. Yapmak istediğin şeyi, zihninin yapmak istediği şeyi planla. Uyumaya çalışmak yerine, ki bu zaten mümkün değil, durumu yaratıcı bir biçimde kullan.

Zihin yalın bir şekilde bedenin bir problemle uğraşmaya hazır olduğunu söylüyor; şimdi gevşemenin sırası değil. Gevşeme daha sonra olabilir.

Aslında stresini bütünüyle yaşadığında, otomatik olarak gevşeyeceksin; ancak bu kadar dayanabilirsin,
ondan sonra beden otomatik olarak gevşer. Tam ortasında gevşemek istediğinde sorun yaratırsın;
beden orta yerde gevşeyemez. Bu nerdeyse bir olimpiyat koşucusunun hazırlanması gibi bir şey, işaretin verilmesini bekliyor, ondan sonra fırlayacak, rüzgar gibi koşacak. Koşucu stres içinde; şimdi gevşemenin sırası değil. Yatıştırıcı alırsa, yarışta hiçbir şey yapamayacak. Gevşerse ya da Transandantal Meditasyon yaparsa yarışı tamamen kaybedecek. Koşucu stresini kullanmak zorunda: stres kaynıyor, enerji topluyor. Koşucu giderek canlanıyor, güç topluyor. Şimdi bu stresin üstüne oturup, onu bir enerji, bir yakıt olarak kullanmak zorunda.

Selye bu tür strese yeni bir ad verdi: buna 'östres' (eustress) diyor, öfori (euphoria) gibi. Bu olumlu bir
stres. Koşucu yarışı bitirdikten sonra derin bir uykuya dalar; problem çözüldü. Artık problem yok, stres
kendi ahengi içinde ortadan yok oldu.

O zaman bunu da dene: stresli bir durum olduğunda çıldırma, durumdan korkma. Stresin içine gir ve
onu mücadele etmek için kullan. İnsan çok büyük bir enerjiye sahiptir, enerjin kullandıkça artar.
Stresli bir durum olduğunda savaş, elinden gelen herşeyi yap, çılgınca içine gir. Strese izin ver, kabullen ve buyur et. Stres iyidir, seni mücadeleye hazırlar. Bunu çözdüğünde şaşkınlığa düşeceksin: muhteşem bir gevşeme yaşanıyor ve bu gevşemenin nedeni sen değilsin. Belki iki üç gün uyuyamıyorsun ama sonra kırk sekiz saat uyanamıyorsun, bunun zararı yok!

Bir sürü yanlış fikir taşımaya devam ediyoruz. Örneğin, herkes her gün günde sekiz saat uyumak zorunda. Bu duruma bağlı. Uykuya hiç ihtiyaç duyulmayan durumlar vardır: evin yanıyor ve sen uyumaya çalışıyorsun. Bu şu anda mümkün değil, mümkün olmamalı, aksi takdirde yangını kim söndürecek? Ev yanarken, bunun dışındaki herşey bir kenara bırakılır; birden bedenin yangınla mücadele etmeye hazırdır. Uykun gelmeyecek. Yangın söndürülüp, herşey yoluna girdiğinde, uzun süre uyuyabilirsin ve bu olur.

Ayrıca herkesin uyku ihtiyacı aynı değil. Az sayıda insan iki saat, üç saat, dört saat, beş saatle
yetinebiliyor. Diğerleri altı, sekiz, on, on iki saate ihtiyaç duyuyor. İnsanlar farklı, bunun ölçüsü yok.
İnsanlar stresi de değişik şekillerde deneyimliyor.

Dünyada iki tür insan var: bir tanesi yarış atı tipi olarak adlandırılabilir, diğeri de kaplumbağa tipidir.
Yarış atı olan tipin hızlı hareket etmesine, olayların üstüne hızla gitmesine izin verilmezse, stres yaşar;
kendi süratine göre gitmesi gerekir. Sen bir yarış atıysan, gevşeme ya da benzeri şeyleri unut; bunlar
sana göre değil. Bunlar kaplumbağalar için! Senin doğan buysa, sen sadece bir yarış atı ol.

Kaplumbağaların tadını çıkardığı zevkleri düşünme; bu sana göre değil. Bir kaplumbağa, yarış atı gibi
davranmaya başlarsa, o da aynı sorunla karşılaşacak!

Doğanı kabullen. Bir dövüşçü, bir savaşçıysan, öyle davranmak zorundasın, senin zevkin bu.

Korkmaya gerek yok, bütün kalbinle içine gir. Piyasada rekabete giriş, yapmak istediğin herşeyi yap.

Sonuçlardan korkma ve stresi kabullen. İnsan kendi yapısını bilmek zorunda. Bu bir kez anlaşıldığında
problem kalmaz; o zaman insan düz bir çizgide gidebilir.

Etiketler: , ,