“Bir ölüm trajedi, bir milyon ölüm ise istatistiktir.” Bu sözü belki de bir oldukça defa duymuş olabilirsiniz. İlk bakışta ne kadar tüyler ürpertici gelse de, kişinin empati özelliğiyle ilgili kaçınılmaz gerçeği ortaya koyuyor. Sokakta ya da cadde ağlayan bir çocuk görünce içimiz sızlarken, binlerce insanoğlunun salgın, deprem ve harpla baş ediyor olması aynı etkiyi yaratmıyor.
Hem sayıya aynı zamanda niteliğe göre değişiyor
Araştırmalar da bunu destek sunar nitelikte. Biri 2008 diğeri 2014 yılında yapılan ve büyük trajediler karşısında insanların mesuliyet bilincini inceleyen iki bilimsel araştırmaya göre birçoğumuz, daha çok kişinin yaşamı tehlikede olduğunda, empatiye daha çok ihtiyacımız bulunduğunu düşünüyoruz. Bu da zor durumdaki insanoğlun sayısı arttığında, empati yoksunluğunun da arttığı gerçeğini ortaya koyuyor.
Bireylerin empati kabiliyeti yalnız nicelik açısından değil nitelik açısından da sınıfta kalmış durumda. Son zamanlarda yapılan çalışmalar başka mezheplerden, başka milletlerden, yada başka ırklardan insanlar zor durumda olduğunda, empati özelliğimizin kilo verdiğini gösteriyor. Bu da empatinin aslen tükenebilir bir kaynak bulunduğunu, herkes için yada her vaziyet için empati kuramadığımızı gösteriyor.
Empatinin Önemi; Sınırları kişiye göre değişebiliyor Oysa bu tamamen insanoğlunun öyle kabul etmek istediği bir konum. Aslında empati, kapsamından bağımsız, içten gelen bir duygu akışı. Bu da empatiyi kime uygulayıp uygulamamanın bir tercih olduğunu ortaya koyuyor. Empatinin “sınırları” aslında bize bağlı ve her an değişebilir bir durumdur.
Öte taraftan araştırmalar, bazı kişilerin daha azca empati eğilimine sahip bulunduğunu gösteriyor, örneğin güçlü insanlar. Michael Inzlicht, Jeremy Hogeveen ve Sukhvinder Obhi tarafından meydana getirilen bir araştırma, toplumda profili yüksek olan kişilerin beyin aktivitelerinin daha azca empatiyi gösterdiğini tespit etti.
Empatinin Önemi; Kim için ne kadar empati kuracağımız aslen bir tercih birey, haiz olduğu empati kapasitesinin ne kadarını kullanıp kullanmayacağını kendisi tercih ediyor.
Buna karşın uzmanlar, narsisistik bozukluklar ve psikopatik gösteren kişilerin bile istedikleri vakit empati kurabildiklerini ancak çoğu vakit bunu istemedikleri için empati kurmadıklarını söylüyor. Bu da sağlıklı bireyler için empatinin aslına bakarsak bir seçim olduğunu ve bireyin haiz olduğu empati kapasitesinin ne kadarını kullanıp kullanmayacağını kendisinin tercih ettiğini gösteriyor.
Empatinin Önemi; Davranış olduğunu savunanlar da var. Bazı uzmanlar ise insan beyninin ayna nöronlar vesilesiyle empati kurmayı bir davranış şekline getirdiğini savunuyor. Kaliforniya Üniversitesi’nden nörobilimci Vilayanur Ramachandran, kişiler arasındaki engelleri kaldırdığını düşündüğü için “Gandhi nöronları” adını taktığı ayna nöronların birbirimizin fizyolojik acısının yanı sıra, duygu durumunu anlamamızda da işe yaradığını savunan bilim insanoğlundan. Bu savı biraz daha ileri götürmüş olan bazı araştırmacılar ise ayna nöronların karşımızdakinin niyetini tespit etmede bile işe yaradığını ortaya koydu.
YAZAR
YORUMLAR