Lanet; insanı ters görüşlü, eğri görüşlü yapar, hasetçi yapar. Onu kendini beğenir bir hâle sokar ve yüreğini kinle doldurur.
Hakk'in lanetine uğrayan kimse, yaptığı kötülüğün dönüp dolaşıp kendine geleceğini bilmez.
Allah'ın melunu olan kişi, bütün tedbirleri tersine görür de hayat satrancında mat olur, zarar görür.
Hakk'ın lanetine uğrayan kişi, kendisini bir hiç görseydi, yarasının öldürücü, kökleşmiş olduğunu anla-saydı, günahları yüzünden gönlü derde düşerdi. Dert de, çektiği acılar da onu perde arkasından dışarı çıkarır, Sözündeki gaflet örtüsünü kaldırırdı. (Hz.Mevlana (S.A))
Dün gece ilham bize, başka türlü tecelli etti. Fakat mideye birkaç lokma girdi de ilham yolunu kapadı.
Bir lokma uğruna, Lokman tabiatlı ilâhî ruh, nefsanî gıdalara esir oldu. Şimdi Lokman devridir; ey lokma, sen çekil git.
Bu ızdırap dünyasında, bütün çektiklerimiz lokma yüzündendir. Lokmayı az yiyerek "Can Lokmanı" nın tabanına batmış olan dikeni çıkarıp atın. Aslında "Can Lokmanı"nın ayağında diken değil, dikenin gölgesi bile yok. Fakat siz hırsa kapılmışsınız da gerçeği göremiyorsunuz.Nefsinin arzu ettiği nefis yemekler, hurmalar, incirler aslında, seni Hak yolundan alıkoyan ayağına batmış dikenlerdir. Sen ilâhî sevgiyi göremeyen çok nankör birisisin.
Can Lokmanı, Allah'ın gül bahçesidir. Bütün ilâhî bilgiler, irfan, aşk, hep oradan gelmektedir. Böyle mübarek bir varlığın (Can Lokmanı'nın) ayağı niçin bir dikenle yaralansın? (Hz.Mevlana (S.A))
Ey Hakk yolunda kararsız olan kişi! Mal çerçöptür. Ama sende sevdası oldukça da boğazında, durur. Ab-ı hayat içmene engel olur. (Hz.Mevlana (S.A))
Mal ile beden, kar gibi erir, gider. Fakat onlar, Allah yolunda harcanırsa, Allah, onlara alıcı olur. Kur'an'da; "Allah, cennet karşılığında satın aldı." diye buyrulmuştur. (Hz.Mevlana (S.A))
Elinde bir mazlum yaralandı, zulüm gördü ise, o zulüm cehennemde bir ağaç olur, ondan zakkum meyvesi husule gelir. (Hz.Mevlana (S.A))
Yeni doğmuş ay veya üç günlük hilâl yahut dolunay gibi her meleğin derece derece kemali, nuru ve değeri vardır.
Her meleğin o nurdan hissesi vardır. O nûr, üçer dörder kanatlı meleklerin her birine, mertebelerine göre vurmakta, onları nûrlandırmaktadır. Meleklerin kanatları, insanların akıl kanatlarına benzer. İnsanların akıları arasında da çok fark vardır. (Hz.Mevlana (S.A))
Melek ile akıl bir cevherden, bir mayadandır. Fakat ilâhi hikmet yüzünden görünüşte iki oldular, iki surete hüründüler.
Melek kuş gibi kanat sahibi oldu. Akıl ise kanatları terk etti, irfan nuruna büründü, yüceldikçe yüceldi.
Şüphesiz ki melek ile akıl, birbirinin yardımcısıdır. Her ikisinin de hakikati bir olduğu için birbirine arka oldular.
Melek de akıl da Hakk'ı bulmuştur. Her ikisi de Adem'e yardımda bulunmuş, her ikisi de Adem'e secde etmiştir.
Nefis ile şeytan tâ ezelden bir oldukları için, şeytan Adem (a.s.)'a düşman olmuş, haset etmiştir.
Adem'i sadece topraktan yaratılmış beden olarak gören, onun hakikatini göremeyen şeytan, Âdem'den ürktü ve kaçtı. Onu emin bir nur halinde gören melek ise, karşısında eğildi, secde etti.
Melek ile aklın gözleri Adem'i görüp nurlandı; şeytan ile nefsin gözleri ise, Adem'i çamurdan başka bir ¦şey görmedi. (Hz.Mevlana (S.A))
Melek ile akıl da beraber idiler. Hakk'ın hükmü yüzünden iki şekle hüründüler. (Hz.Mevlana (S.A))
Nerede akarsu varsa, orada yeşillik vardır. Nerede gözyaşı dökülürse, oraya rahmet gelir, merhamet olur.
Bostan dolabı gibi inleyerek gözlerinden yaşlar saç da, can bağında yeşillikler bitsin. Göz yaşı istiyorsan, gözü yaşlı olanlara acı. Acınmak, merhamete kavuşmak arzu ediyorsan, zayıflara, zavallılara merhamet et. (Hz.Mevlana (S.A))
YAZAR
YORUMLAR