Bu metaprogramı ikna stratejisi olarak da adlandırabiliriz. Reklamcıların en çok üzerinde durduğu metaprogram budur.Duyusal anlamda ikna için kişilerin temel temsil sistemleriyle onlara ulaşmak gerekmektedir. Örnek olarak bir eğitim ya da tatil beldesi için parlak broşürler bastırmak görsellere hoş bir tablo çizebilir. O eğitim ya da yöre ile ilgili olarak anlatıma dayalı tanıtım programları, gazete ve dergilerde okuyacağınız röportaj ya da dostlarınızdan duyacağınız birkaç söz işitsellere hitap eder. O eğitime katılmış ya da tatil yöresine gitmiş kişilerin duygularını paylaşmaları kinestetiklerin ruhuna dokunur.
İkna stratejisi içerisinde ikinci dikkat edilmesi gereken husus kişilerin ne kadar tekrara gereksinim duyduklarıyla ilgilidir. Kimimiz bir ürünü bir tanıtımdan etkilenerek satın alıyoruz, kimimiz birkaç kez tanıtıma ya da düzenli olarak beynimizin yıkanmasına ihtiyaç duyuyoruz. Kimimiz ilk giydiğimiz ayakkabıyı hemen satın alıyor, kimimiz elli birinciyi giydikten sonra ilk giydiğimiz ayakkabıda karar kılıyoruz. Kimimiz ilk başarımızla patronun gözüne girmeyi başarıyor, kimimiz her seferinde kendimizi kanıtlama ihtiyacı hissediyoruz. Eğer siz karşınızdaki bireyin tarzını bilirseniz ve iletişimi sürdürmeyi planlıyorsanız ona göre strateji geliştirmek durumundasınız.
Başarılı bir elemanınız her yaptığı işte onaylanma gereksinimi duyuyorsa ve siz bir kez olumlu destek vermenin yeterli olacağını düşünüyorsanız aranızda ciddi bir kopukluk yaşanır. Siz bir kez sorumluluk verdikten hemen sonra her davranışını gözlemliyor ve eleştiriyorsanız yine sonuç kopukluk olarak karşınıza çıkacaktır. Metaprogramlar iletişimin anahtarları olarak sizin farkındalığınızı artırmayı sağlayacak araçlardır. İletişimin ince işçiliği olarak adlandırılabilir.
Sizin amaçlarınıza hizmet etmeyen metaprogramlannızı değiştirebilme yetisine de sahipsiniz. Odaklandığınız şeyi değiştirdiğiniz zaman alacağınız sonuçlar da öncekinlerden farklı olacaktır.Neyi arzu ettiğinize odaklanın, neyi istemediğinize değil. Bu nokta gerçekten çok ama çok önemli.
Kilo vermek istediğinizi varsayalım. İlk anda aklınıza gelen ne? Sevdiğiniz yiyecekle mesafeli durmanın ve egzersiz yapmanın zorluğu mu? Sağlıklı ve ince bir bedene kavuşmanın hayali mi? Eğer istemediğiniz durum olan yiyeceklerden uzak kalmaya odaklanıyorsanız, söz konusu yiyecekler hiç aklınızdan çıkmayacaktır. Bu konuyu diyet yapanlar çok iyi bilir. Kendinizi yoksunluğa odakladığınız zaman yoksunluk duyduğunuz şeyin çok fazla özlemini çekersiniz. Ve özlemini çektiğiniz şeyle ilgili olarak bir an önce hasret giderme yollarını ararsınız. Sonuç: Daha az yemektense daha fazla yemek.
Yemeği düşünmemeye çalıştığınız ürece daha çok düşünürsünüz. Hatta neredeyse hiç aklınızdan çıkmaz. Diyetçilerin sabahtan akşama dek yemekle ilgili konuştuklarını bilirsiniz. Ne için? Çünkü zihnin düşünmemesi gereken şeyin ne olduğunu anlaması için öncelikle onu düşünmesi gerekir.
.
Neyi düşünürseniz onu üretmek durumundasınız. İstemediğiniz şeylere odaklandığınız zaman o istemediğiniz şeyi daha da fazla gerçekleştirirsiniz. Daha fazla yiyerek kilo almak örneğinde olduğu gibi.
Beyin tıpkı bir bilgisayar gibidir. Bilgisayara neleri yapmaması gerektiği komutunu vermezsiniz. Neyi yapmasını arzu ediyorsanız o komtu verirsiniz. Yanlış komut verdiyseniz onu değiştirirdiniz. Yeni bir komut vererek yolunuza devam edersiniz. Fakat yanlış komutu uygulamasını söyleyemezsiniz.
NLP eğitimleriyle ilgili detaylı bilgi için :
Antalya'daki NLP eğitimlerimiz için 0 (242) 323 73 15 yada 0 (505) 445 15 31 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.
İzmir'deki NLP eğitimlerimiz için 0 (232) 422 59 54 yada 0 (535) 667 32 24 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.
YAZAR
YORUMLAR